Merhaba,
Sanırım 1983 yılının ikinci ceyreğnin başında doğdum. Doğduğumda ana vatanımdan yaklaşık 3387 km uzaktaydım. Arabayla hiç durmadan gitseniz 37 saate ancak varabilirsiniz. Benzinli bir otomobil ile gitseniz 203 litre yakıt tüketirsiniz. 4 kişi yolculuk yaparsanzı gayet ucuza mal oluyor. Araba kullanmayı seviyorsanız gercekten zevkli olcaktır. Birde google maps felan varsa, yolculuk sıkıntılı olmadan gayet zevkli geçecektir. Ben gerçekten gördüğünüz gibi boş işlere kafa yoran bir insanım. esasında bu benim hobim. Aynı bu blogu boş iş olarak yazmaya başladığım gibi.
Ben çocukken hatırladığım en eski şey, annem ile evin kapısından girerken sokak da tahta arabasını iple çeken bir çocuğun arkasından ağladığımdır. Bu bilincime en net yerleşen anımdır. İlerde seveceğim kız arkadaşımla ilk tanışmam ise işte bu anıların gectiği zaman aittir. Annemin söylediğine göre Üsküdar oturduğumuz sıralar bu kızın ailesi bizim komşumuzmuş. 3 ay kadar komşuluktan sonra bu aile taşınarak İstanbul'un en ucuna Tuzlaya yerleşmiştir.
Annem gurbetçi kızıydı, Babam babasını erken yaşta kaybetmiş bir çiftci çocuğuydu. Benim babamın ailenin ilk şehre göç eden temsilcisiydi. Anneme evlenme teklifini evlerinin arka odalarında yapmıştı. O ev halen bu gün bile durur. Annem dediğim gibi bir gurbetçi kızı, Babam ise şehire yeni göç etmiş yetim bir delikanlı. 1981 yılında gerekleşen düğünde , babam beyaz bir Anadol sedan gelin arabası kullanılmıştı. Evlendiklerinde oldukca genç yaşlarına rağmen babam İstanbul'umda bir yuva kurmayı başarmıştı. Sanırım, 1991 yılına kadar kirada kalmışlar, akabinde babam kendi evini satın almıştı. Bu da 31 nci yaş gününe felan tekavul ediyordu.
Ben Babama hiç mi hiç çekemedim. Benim Babam 19 yaşında evlendi, 21 yaşında ilk evladına , 23 yaşında ikinci evladına sahip oldu, kirada iken 1980li yılların sonlarında, mavi Renault T12 arabasını almıştı. Tüm bunları yaparkende 1989 yılında kendi evine sahip olabilmişti. Benim babam insan dolandırmadı yada komisyoncu tipi işler yapmadı. Benim babam bir Zanatkardır. Elleriyle metallere şekil verir, çok güzel ışık saçan avizeler yaparak ekmeğini çıkarıyordu.
Babam yetim olduğu halde yuvasını kurmuş, iyi bir ekonomik durumda sahip olmuştu. Ben ise 31 yaşımda olmama rağmen hayla bir baltaya sap olamamış 4 duvar arasında sıkışmış, asosyel bir varlık olarak hayatımı sürdürmekteydim