29 Kasım 2014 Cumartesi

Bölüm 6. Bilgisayar oyunlarıla sosyalleşmek

2005 yılında aktif olarak internet kullanmaya başladığım yıllardır. Bir bilgisayar mağazasında iş bulmuştum. Maaşım ve statüm artmıştı. Aileme iyi gelir getiriyordum. 256 bit sınırsız internet bağlantısına kavuştum. Flight similatöre sarmıştım. Koskoca bir dünyada gercek zamanlı uçmaya başladım. Ayrıca Forum Donanım habere üye oldum. İlk mesajlarım otomobil sayfalarına takılmakla gerçekleşti. 2007 yılında, Flight Similator  forumlarında uçaklar hakkında bilgi almak için sanal havacılık forumlarına takılmaya başladım. Sonra sanal pilotlar ile konuşmak için Team speak bağlantıları yapmaya başladım. Bir anda her türden insanla dialoga girmeye başlamıştım, Hep beraber ucak ucuryor, ordan oraya gidiyorduk. Acemilik döneminde forumlarda bir kaç kişiyle sıkıntı yaşamıştım. Oyunu bilmediğim hakkında yorumlar aldım, Ucak kullanmayı bilmemek ile suçlandım. Bu benim ağarıma gidince piyasadaki tüm ucakları kullanmak için kolları sıvadım. Flight similator x için yapılmış tüm payware ucakları kullanmayı ingilizce el kitaplarından okuyarak becerdim.

Daha önce bana kızan insanlar, 2 yıl sonra ucak kullanmasının eğitimi için benden eğitim almaya başlamıştı. İnternet'te tutorial videoları yapıp youtubeye koyuyordum. Yerli yabancı bir sürü izleneyim vardı. İlginc bir teknik kullanıyordum. Sanal kokpit üzerinden yaptığım işlemleri videoya çekiyor yerli yabancı lisans sorunu olmadan herkesin anlamasını sağlıyordu.


İşte tam bu dönemde ilginci bir duygu beni dürtüyordu. Eskiden sıkıntı yaşadığım insanlar benden destek istiyor, ben onların bana yaptıklarını onlara yapmıyor yardım ediyordum. Bu bende tarihi olmayan bir haz veriyodu.

Bölüm 5: Hayalperestlikten kurtulma ve Bilgisayar.

İlk işim bir markette çalışmak olmuştur. Henuz lise okuyorken hafta sonu markette çalışmaktaydım. İlkez bilgisayarı 1999 yılında bir akrabamın evinde gördüm. Benim yeğenler Pentium MMX 166 bilgisayarda Need For Speed III oynuyordu


Hayatında en fazla ataride 8 bit ve commader 64 de rood runner oynamış biri, cam gibi grafiklerde araba sürüyorlardı. Sesler süperdi, grafikler harika, arabaların iç göstergelerine kadar vardı. Bir tane bilgisayar alsam oyun oynar hayal kurmaya gerek kalmazdı gibi düşünmeye başladım. Aslında öyle düşünmeye başlamadım. Bilgisayar alıp oyun oyanamaya başlayınca, hayalperestliğimi kaybettim.

İlk bilgisayarımı, babamı ders çalışma bahanesiyle kandırarak aldım. Markette çalışmak ve acıtasyon yapmak, bunda etkisi büyüktür. Lise son sınıfta, bilgisayar alarak oyun dünyasına girmiş oldum. Bu hayatımdaki en büyük hatamıydı bilmiyorum. Ama bilgisayar bana bir meslek verse de , öğrenimimi sonlandırmama bana büyük etken olmuştur. Lise mezunu olarak hayatıma devam ettim.



Bölüm 4 : Otomobil Dergileri

Bir akrabamın evinde sene 1997 yılıydı sanırım, kendi hayal dünyamda kaybolmuş, dışarıdan tuhaf görünen bir insana dönüşmüştüm. Evden pek çıkmazdım. Okula gidip geliyor olmam ailem içinde asosyal kişiliğimin ne kadar yüksek olduğunu gizlemede fayda sağlıyordu. Ansiklopedilerim ve Televizyonum artık yetersiz gelmeye başlamıştı. Hayal dünyam için daha fazla metaryele ihtiyacım vardı. Otomobil dergileri toplamaya ilk olarak otomoto dergisi ile başladım. Bol resimli ve Otomobiller hakkında yazılan ayrıntılı bilgiler, benim aclığımı bastırıyordu. Otomobil testlerinde kullanılan araçlar ile James Bond filmlerindeki süper ajanlar gibi hayellerim olurdu. Sonra fark ettimki otomobil uzmanı olmuş çıkmıştım. 200 adete yakın otomobil dergisi alıp okudum diye düşünüyorum. Bir çoğunun içeriğini halen hatırlarım.


Arabaları okadar detaylı incelemişimki, araçların filmlerde görsem tanırdım. Dikiz aynasından bir audi a4 , karanlıkta açılan farlarından Honda S2000 otomobili olduğunu söyleyebilirdim. 1999 yılında ilk işe girdiğimde, mesai arkadaşlarımla durakta beklerken, piyasaya henuz çıkan bir Ford focus HB arac hakkında, daha doğrusu bagaj kapağı ustündeki spoiler için 25 dakika açıklama yapmıştım. İnsanlar manyak gözüyle bakmıştı bana.  

Bölüm 3 : Ansiklopediler.

Milliyet gazetesinin, kuponla dağıtmaya başladığı büyük larousse, hayal dünyam için metaryeller sağlıyordu. daha çok küçüktüm. ver sanırım 4.cü cilt ilk eve gelmesinden itibaren her sayıyın tüm sayfalarını tek tek acıp resimlere bakmaya başlamıştım. Resimler benim hayal dünyamı şekillendirmem de oldukca faydalı oluyordu.



Bir film vardı 2010 yapımı  "Inception" .  Ben daha 12 yaşımdayken kendi dünyamda yaratmıştım. Hayal gücüm o kadar güçlenmiş, ansiklopedi okuyarakta kendi kendime bir yazım dili öğrenmiştim. Genel kültürüm tavan yapmıştı. Orta okulda bilim şenliğine katıldığımda yapılan tüm deneylerde yorum yapmış ve her sorulana cevap vererek çevremdekiler tarafından alkışlanmıştım. Oysaki sadece hayalperest asosyal olmam yüzünden evde okuduğum kitaplardaki ezberlediğim ansiklopedik anlatımla cevaplar veriyordum.


Bölüm : 2 Asosyal Kişiliğin Başlangıcı

İlk Asosyal  faaliyetlere, kiradan çıkıp kendi evimize taşındığım zaman başladığını düşünüyorum. Eski kirada oturduğum evde iken bir sürü arkadaşım vardı. Hiç evde oturmazdım. Her zaman dışarıdaydım, çok aktif bir çocuktum. Yeni evimize taşındığımda, yerimi yadırgadım, Çok az insan vardı. Tüm iyi arkadaşlarımı yitirmiştim. Çok çelimsiz ve duygusal bir çocuktum, ilk okulumda diğer sınıf arkadaşlarımla pek anlaşamadım. Bende çekingenlikte sanırım ilk okul 3 de iken başlamıştı. Nasıl başladığını hatırlamıyorum ama, aşırı bir çekingenlik vardı. Yeni eve taşındığımızda da zaten bu çekingenlik yüzünden arkadaş edinemedim. Olan arkadaşlarımda eski mahallemde kalınca ben ortada kalmıştım. Kendimi Televizyona verdim, Bol bol çizgi film izlerdim. Çizgi filmler beni iyice eve kapattı. Çizgi filmler bitince devreye benim hayal gücüm giriyor, o cizgi filmlerdeki süper kahraman oluyordum. İlk hayelini kurduğum cizgi film sanırım Mask çizgi filmidir.


Eskiden ne marka olduğunu bilmediğim o kapıları yukarı açılan kırmızı arabayı kullanırken kendimi hayal ederdim. 

Bölüm : 1 Merhaba

Merhaba,
Sanırım 1983 yılının ikinci ceyreğnin başında doğdum. Doğduğumda ana vatanımdan yaklaşık 3387 km uzaktaydım. Arabayla hiç durmadan gitseniz 37 saate ancak varabilirsiniz. Benzinli bir otomobil ile gitseniz 203 litre yakıt tüketirsiniz. 4 kişi yolculuk yaparsanzı gayet ucuza mal oluyor. Araba kullanmayı seviyorsanız gercekten zevkli olcaktır. Birde google maps felan varsa, yolculuk sıkıntılı olmadan gayet zevkli geçecektir. Ben gerçekten gördüğünüz gibi boş işlere kafa yoran bir insanım. esasında bu benim hobim. Aynı bu blogu boş iş olarak yazmaya başladığım gibi.

  Ben çocukken hatırladığım en eski şey, annem ile evin kapısından girerken sokak da tahta arabasını iple çeken bir çocuğun arkasından ağladığımdır. Bu bilincime en net yerleşen anımdır. İlerde seveceğim kız arkadaşımla ilk tanışmam ise işte bu anıların gectiği zaman aittir. Annemin söylediğine göre Üsküdar oturduğumuz sıralar bu kızın ailesi bizim komşumuzmuş. 3 ay kadar komşuluktan sonra bu aile taşınarak İstanbul'un en ucuna Tuzlaya yerleşmiştir.

Annem gurbetçi kızıydı, Babam babasını erken yaşta kaybetmiş bir çiftci çocuğuydu. Benim babamın ailenin ilk şehre göç eden temsilcisiydi. Anneme evlenme teklifini evlerinin arka odalarında yapmıştı. O ev halen bu gün bile durur.  Annem dediğim gibi bir gurbetçi kızı, Babam ise şehire yeni göç etmiş yetim bir delikanlı. 1981 yılında gerekleşen düğünde , babam beyaz bir Anadol sedan gelin arabası kullanılmıştı. Evlendiklerinde oldukca genç yaşlarına rağmen babam İstanbul'umda bir yuva kurmayı başarmıştı. Sanırım, 1991 yılına kadar kirada kalmışlar, akabinde babam kendi evini satın almıştı. Bu da 31 nci yaş gününe felan tekavul ediyordu.

Ben Babama hiç mi hiç çekemedim. Benim Babam 19 yaşında evlendi, 21 yaşında ilk evladına , 23 yaşında ikinci evladına sahip oldu, kirada iken 1980li yılların sonlarında, mavi Renault T12 arabasını almıştı. Tüm bunları yaparkende 1989 yılında kendi evine sahip olabilmişti. Benim babam insan dolandırmadı yada komisyoncu tipi işler yapmadı. Benim babam bir Zanatkardır. Elleriyle metallere şekil verir, çok güzel ışık saçan avizeler yaparak ekmeğini çıkarıyordu.

Babam yetim olduğu halde yuvasını kurmuş, iyi bir ekonomik durumda sahip olmuştu. Ben ise 31 yaşımda olmama rağmen hayla bir baltaya sap olamamış 4 duvar arasında sıkışmış, asosyel bir varlık olarak hayatımı sürdürmekteydim