14 Aralık 2014 Pazar

Bölüm 27 : Arabada Öğle Uykusu

Uzunca yürüyüşten sonra arabamızın döndük. Okadar uykum vardıki, arabanın arka koltuğuna gectim. Uyumuak istiyordum 1 saat. Oda geldi arka koltuğa. Ben " Uyumak istiyorum kucağını yastık gibi kullanabilir miyim" dedim. O başını usulca salladı. Hayatımdaki en yumuşak ve sıcak, (altan ısıtmalı) yastığa kafamı koydum. İçim o kadar huzur doğmuştu ki, ilerde bağımlısı olacağım bir şeyi ilk yapışım olacaktı. Sevgilimin kucağında uyumak. 

Tam 70 dakika kucağında uyudum. Ford fiestanın daracık arka koltuklarında 1,9 cm olan ben iki büklüm durumda, bebeğimin kucağında uyumayı başarmıştı. Zaman sorunu sebebiyle 70 dakika uyumuştum. Tüm bu zaman boyunda Bebeğim benimle ilgilenmiş saçlarımla oynamış, ellerini üstümden çekmemişti. 

9 Aralık 2014 Salı

Bölüm 26: Görsel Manipulasyon

Diyorumya ben hep Asosyelim. Bildiğin konuşmayı bilmeyen, yolda düz yürümeyi bile beceremeyen, dialog sıkıntısı cekip, arkadaş ortamı olmayan bildiğin yontulmamış kalasım. Minimum çene hareketi benim için en ideal olan durumdur. Çünkü kız bendeki tuhaflığı sezip benden soğur , bu durumda beni sıkıntıya sokardı. Bu yaşta bulmuşum bir güzel hatun kaçırmakta istemiyorum. Tüm şile yolu boyunca, asgari dialog ile durumu kurtarmıştım. Şile yolunda şöferdim, " şöfer ile konuşulmaz" modunda gittim. Saklı gölde, gölün kendisi beni kurtardı, Şile merkezin güzelikleri ise yetti artı. Göresl bir manupulasyon, kızı bu ne olduğu belirsiz düdüğün yani benim gerçek kişiliğimi görmesini engellemiş oldu. Benim toplum içinde yetersizliğim, asosyal kişiliğim, konuşma özürlü olmam şilenin romantik ortamında yitip gitmişti. Elle tutuşup yürümek, ordan oraya gitmek hem benim için iyi hem onun için iyi etki bırakıyordu.















Ben onla gezdikce cesaretim artıyor , onu gözlemleyerek, izlediğim anime ve amerikan dizilerindeki altyapılardan replikler söylüyordum. Gayette işe yarıyor bir birimize olan aşkımız ilerleme kaydediyordu. Zaten bu gezimin bana olan faydasını Şile deniz fenerine olan son turumuzda görcektim. 

Bölüm 25: Şile

Hayatımda 3 ncü kez Şile merkeze geliyorum. Daha önceden şirketim isteği üzerine destek vermek için Fiat Albea marka aracımla 2013 yazında gelmiştim. Aracımı oradaki bir okulun yanına park etmiştim. Bunu unutmadım, dünkü bana ilerde lazım olabilecek bir şeydi. Allah'tan bu gibi park yeri tecrubelerini edinmiştim.



Şile tekstil Meslek lisesinin önünden geçip arabamı park edecek tek arabalık bir yer buldum. Ben çok iyi otomobil sürebilirim ama halen pararlel parkı beceremiyordum. Arabayı 3 4 kez defa sokmaya çalıştım beceremedim. Sonra Aşkım çık dışarı bana gel gel yap dedim. Kız cıktı dışarı arkaya baktı. Ve baktı. Ben az geri gittim, ve bakmaya devam etti. Ses yok soluk yok. Gel gel diycem mmi dedim. "peki hayatım gel gel " diyim. Gel gel  demeye başladım ama neye gel niye git. Aynadan görüyom, arka tekerim kaldırımın kenarlarındaki mantar bloklara çıkmış. Haylen bana gel gel deyo. Gözlerinde ne yaptığını bilmeyene bir ifade. Allah tan arkamdaki Milenyum Accentin sahibi, arabasına çarpmadan önce bana müdahale etti.

Hocam cık dedi, Nissan pick-up izasına kadar git. Paralel dur. Burunda direksiyonu cevirmeye başla, geri geri gir, dikizden kaldırıma yanaştığını görünce, önde kurtarıyorsa, topla direksiyonu girersin.

Aynı bu videodaki gibi yani.


Abi park ederken arabayı cektiğim ızdırap , kızın ağzı açık izleyişi, benim kızın araba park ederken ki gelgelleri halen cap canlı anısı hafızamdadır.


Ben ve aşkım Ağustosun son gününde, Şilenin caddelerinde el ele Vali Muhuddin Caddesinde tutuşup yürümeye başladık. Bu cadde boyunda bir çok lokanta ve cafe dağ yamacına kurulmuş, eşsiz deniz manzarası sunuyordu. El ele tutuşup, yürüdük yürüdükve yürüdük.  



Bulduğumuz ağaclarla cevrili merdivenlerden aşaği doğru yürümeye başladık. Çok egzotik havası vardı



Sahile inip deniz kıyısında yürüyüşümüze devam ettik. İniş ve merdivenler bizi yormuştu. Bebeğim, çok terlediğimi fark edince eline Selpak mendili alıp sırtmın içine elini sokup kuruladı. Epey bir sıcak basmış beni. 












7 Aralık 2014 Pazar

Bölüm 24 : Saklı Göl'de Kırmızı Kurdele

Kahvaltımızı yapıp arabaya eşyalarımızı bıraktıktan sonra , Kırmızı kurdelesi, kırmızı pantolunu, beyaz elbisesiyle afete dönüşmüş kız arkadaşımın elinden tutup, göl kıyısını turlama karar verdik.







30 Ağustos Zafer Bayramı Anısına Zafer pozu, 


Gölün harika mazarası eşliğinde etrafını dolanıyoruz,






Saklı Göl merdivenlerini inip, 2 3 poz cekip, Şile merkeze gidiyoruz. 








Bölüm 23 : Saklı Göl

Şile saklı göl, buradaki köylünün yardımlaşmasıyla yapılmış güzel bir kahvaltı noktasıydı. Bende pek çok bulunan yeğenlerimden bir tanesi tavsiye etmişti. İnternette resimlerine bakınca hoşuma gitmiş kızı buraya götürüp hem otomobil özlemimi hemde ilişkimin seviyesini level atlamaktı. Bir diğer nokta Asosyal olarak odama kapanık yaşantımın kalıbını kırmaktı. Bana bundan 3 ay önce bunu yapacan deseler , bi siktir git derdim.


Güzel orman yolları, hoş köy evleri ve tezek kokusu eşliğinde saklı göle vardığımızda karşımıza koca bir tepe çıktı. 


Kız beni bu tepeyemi getirdin der gibi gözlerime baktı. Aslında bende şaşırdım, biz bu tepeyemi geldik, Nerde göl abiii.

Arabamı park edip , tepeye tırmanmak için yapılmış tahta merdivenleri çıkmaya başladık. 


Tepeye çıktığımızda manzara inaılmazdı. 30 Ağustos Zafer bayramında, Kıza karşı en büyük zaferimi almıştım. O beni evinden çıkıp dış dünyayı bilmeyen biri olarak tanımasına sebeb olmuştum. Çünkü hep ona soruyordum. Nere gidelim aşık ne yapalım aşık felan felan. Evet asosyeldim ne yapım. Bende cevremme danıtım, interntte araştırdım, her boku yaptım öğrendim a.q. İşte aşkım bende kabuğumu kırdım. Seni buraya getirdim. 



Tanesi 25 liradan iki köy kahvaltısı, sıcacık cay ve kızarmış lezizmi leziz yumurta. 




Hayatımda yaptığım en cesur hareket buydu sanırım. Ailemden uzak , odamdan uzak, yapay bir cihazdan (Lg G2) cesaret alıp böyle bir girişimde bulunmak. Vay anasını sayın seyirciler. Ne oluyor bana :)

Gölün sahibi ördekler, Oguz bizimle gölünüzü paylaştığınız için teşekurler. 







Bölüm 22 : Mühteşem Üçlü ve 30 Ağustos Gezim.

Yaptığım İnternet araştırmaları ve kamuoyu anketleri mesafe sebebiyle rotamı Şileye çevirdim. Kıza nere gideceğimi hiç söylemedim. Sabah 07:30 da evinden alacağımı biliyordu.  Facebookta beğendiğim bir resmindeki gibi giyinmesini istedim. Kırmızı bir kurdelesi olan bir elbise.

Geceden cep telefonuma verileri giriyordum. Yandex navigasyona Saklı Göl, Şile merkez ve Şile Deniz feneri lokasyonlarını kayıt ettim.

Ben arabalara çok meraklı bir insanım, Yakıt tüketimi , devir saati uygun vites takibi gibi şeyler beni çok eğlendirirlerdi. Yandexden önce google navigasyon ile Kız arkadaşımın evine varmam sadece 15 dk sürmüştü. Topu topu 20 km yolu Kadir Amcanın Yıldız otobusleri ile 75 dakika süren bir yoldu. Otobusu kaçırdınmı, bu süre 2 saate fırlıyordu. Araba ile gitmek 15 dakika. Yakıt maliyeti ise sadece 4,5 lira dizel yakıt parası. Sadece 1 litre mazot yetiyordu bana , ona ulaşmak için. 

Beyaz fistanımla ( ford fiesta) evinden aldım. Yola cıktık, mühteşem sürüş özeliklerimle, göstergenin ortasına koyduğum Lg G2 telefonum Şile Saklı Göl rotasında ilerlerken, Ece nin sesi ile yolumu buluyordum. 

-Teknik adam yolu biliyonmu bari diye sordu. Ben "Tabi ece bana yolu söylüyor". Bir hıncla " Ece Kim Lan" dedi. Bende "Ece , ece yandex navigasyondaki karı" dedim . "He şu mu." diyerek apalladı. Bana laf sokacak bişeyler arayarak konsola baktı. Orta konsolun altında bulunan sürücü hava yastığı uyarı ışığına bakarak. "Aşkım bu nedir acaba" diye sordu. " O aşkım, sürücü hava yastığı ikaz göstergesi" dedim. "Peki hayatım neden benim taraftaki hava yastığı kapalı" deyince bana soğuk soğuk terler boşaltırdı. Evet onun tarafındaki yastık kapalıydı. Arabayı kenara cektim. Daha önceden arabayı incelerken hava yastığı "on off " yerinin torpidoda anahtarla açıldığını tespit etmiştim. Hemen Fistanın sürücü hava yastığını acıp yola devam ettim. 

Ben arabamda dinleyecek müzik cdsi getirmemiştim. Yol boyunca onunla sohbet eder, arabanın sesini dinler , arada fistanıda incelerim demiştim. Şilenin güzel yollarında , doğayla kucak kucağa gidiyorduk. 


Şile Saklı Göl 70 km kadar bir mesafede harika şile otobanında muhteşem sürüş deneyimi yaşatmıştı bana. Arabamda çok iyi gidiyordu, yakıt ekonomisi yaparak 3,7 litre ortalamayla yolu kat ettim. Ben hayatımda ilkez bu denli uzun bir yola cıktım. Buna cesaret etmemde Yandex Navigasyon ve Lg G2 telefonuma çok teşekur ederim. Çünkü benim gibi bir asosyel buna cesaret edemezdi. Aviste Full kasko yaptığımdan, kaza durumunda arayacağım telefonuda biliyordum. Hiç bir sıkıntı veya strese girmeme gereken bir durum yoktu.  




Bölüm 21 : Kiralık Ford Fiesta 1,5 Tdci


Arac 1,5 litre yepyeni bir tubo dizel motor taşıyor. Bu motor eskisinden 5 beygir daha fazla güc üretip 75 beygir güce sahip. Bu gücü 3750 devirde üretirken, 1750 devirde 185 nm tork üretiyor. Rakamlar 1.118 kg ağırlığında bir araca göre fazla fazla yetiyor. Ben bu arabanın en çok görüş açısını sevdim. Daracık alanlarda sıyrılarak gidiyorsunuz. Aracın burnu çok kestirilebiliyor. Pendik ara sokaklarında sağlı sollu parklar yüzünden sıkış sıkış alanlarda hiç teredüt etmeden geçebildim. Arkasını kestirmek alışmak gerektiriyor.
Araba gaza basınca resmen roketliyor. Beşinci vites de bile tam gaz basınca yokuşta rahatlıkla sollama yapabilirsiniz. Vites düşürmekmiş falanmış, hiç gerek yok. Arabanın gözüme batan en büyük sıkıntısı direksiyonun arkasındaki silecek kontrolleri, Zırt pırt elime çarpıyorlar. Sert bir manevra yaparken tüm silecekleri açıyorum.  Sonra tek tek kapatmak gerekiyor.
Göstergeleri harika. Direksiyonu inanılmaz hafif. Araba dururken bir fısıltı çıkarıp elektro hidrolik direksiyon sistemi devreye giriyor. Direksiyon aşırı hafifliyor. Bu sadece düşük hızda gecerli. Saate 90 km hızla giderken 10 kat sertleşiyor.
Şimdi gelelim en önemli noktaya, yakıt tüketimine. Bu arabaya 53000 lira sayıp aldık diyelim. Çok güzel 6 ileri otomatik ve 100 beygirlik fiesta dan bile pahalı bir arac. Derki Ford muhendisleri, bu yeni motor 3,7 litre yakıt tüketiyor. Test ettim. Araba beşinci vitesde 2000 devirde 85 km seyir hızında düz yolda 3,3 litre yakıt tüketiyor. Yokuş çıkarken, bu hızı korumak için gaza bastığınızda, 5,7 litre yakıt tüketmeye başlıyor. Trafiğin olduğu Ankara asfaltında, uzun süre 1750 devirde 75 km hızla seyrettim. Bu hızda 3,0 litre yakıyor. Tabi bu değerler, anlık yakıt tüketimi değerleri. Benden önceki sahibi araba ile 5,7 litre yakıt ortalaması ile kullanmıştı. Ben 350 km yol yaptığım ve aracın ortalama yakıt değeri 5,1 litre ortalamaya düşmüştü. En çok 14 litre anlık tüketimi gördüm. Oda Şile otobanında yüksek hızda yapılan bir sollama esnasında.
Otoban sürüşüne gelirsek, 2500 devir beşinci vitesde 120 km sürate ulaşıyor. Akselerasyon sırasında 9,8 litre yakıt tüketiyor. Fakat akselerasyonu tamamlayıp, hızı korumaya odaklandığınızda değer 5,5 ve 6 arasında gidip geliyor.
Sonuc olarak, ben bu arabayı 53000 lira verip satın almam. Sprit monitör sitesine bakarsak zaten 15,000 liraya satın alacağınız 2005 model Citroen C2 1,4 Hdi ile aynı yakıtı tüketiyor. Avrupa insanları 4,9 ortalama ile kullanmış.
İstanbul gibi bir yerde tek elim vites topuzunda duracağına, otomatik fiesta alırım daha iyi. Çünkü 6 ileri Powershift 100 beygirlik Fiesta'nın fiyatı sadece 49000 lira. Üstelik full + full. Dizel fiestanın hill-holder bile yoktu. Pazar sabahı yol calışması esnasında güneşin altında, debriyaj +vites+yokuş kalkışını dakikada 8 defa yapınca, insanın pek bir hevesi kalmıyor. Su gibi terliyorsun.
Ayrıca kız arkadaşının elini tutacak boşta bir elin olması gayet avantajlı bir opsiyon.